Poetika

You are currently browsing the archive for the Poetika category.

Kara Ayna

Kadir Aydemir


Aklım oldukça karışık ama hemen söyleyeyim: Türk şiiri içinde kendimi herhangi bir yerde görmüyorum. Yazdıklarımın önemli şeyler olduğunu da sanmıyorum. Hiçbir zaman bu düşüncem değişmedi. Çoğu kez şiir yazdığım için kendimden nefret ettim. Şiirden de nefret ettim, estetikten de, sanattan da, edebiyattan da. Kuruyan kabuğu tatlı tatlı kaşıyıp yeniden kaldırmak ve kanın gelişi. Şiirin bana yaptığı buydu. Yazıp kurtuluyordum acılardan, içinde bulunduğum fare deliğinden, bir böcek gibi gezdiğim sokaklardan, yüzümdeki çivilerden, yoksulluktan ve hastalıklardan, otobüste katlanmak zorunda kaldığım yaşlılık muhabbetlerinden, SSK, para, ev, komşu kavgaları, pazaryerlerinin gürültüsü, vapur düdükleri, koşturan insanlar, işten atılmak, terk edilmek, terk etmek, diş ağrısı, okul belası, bilinmeyen bir gelecek… binlerce ayrıntı… zihnim dayanamıyordu bunlara. Yazdıkça öç almaya karar verdim sonra, hem geçmişten hem de bu boktan gelecekten. Derken acı zevke dönüştü. Şiir yazarken sadece kendimle uzlaştım, bir de doğayla. O beni anlıyor ve dinliyordu. Ne kimseyle yarıştım ne de kimseyi kıskandım. Şiirde kendi sesimi aradım hep, bulabildiğimi de sanmıyorum, çok önemi yok. Şiirlerimi “bazen” seviyorum, en mutsuz anların fotoğrafları onlar. Birkaçı ise tam tersi, yaşandı, yazıldılar ve bitti. Kocaman bir nokta.

Read the rest of this entry »

Tags: , , ,

Kadir Aydemir

Şiir, şairin yaşam tanıklığıdır. O ki, doğanın kutsal müziği eşliğinde, imgeler yaratır. Peki şiirin dayanaklarından biri olan ve gerektiğinde sıradan bir kaldırım taşı ile bir kadının örülü saçlarını birleştirebilen, aklın sınırlarını zorlayan imge nedir?

Aristo’ya göre tarihle felsefe arasında yer alan şiirin dayanağı olan biricik “şey”dir imge. Şairin yaratı sürecinde yalnızlığın ve yaşamın giriftliğinin etkisiyle hayal gücünü de zorlayıp ortaya çıkarttığı “öz”dür, şiirsel uyumun gerekliliğidir. “Şair bir ‘arzular insanı’dır. Evet şiir gerçekten de arzudur. Ancak bu arzu, mümkün olanın veya olabilirin sınırları içinde söylenmez. İmge ‘olmayabilirin’ değil, olanaksızın arzu edilmesidir: Şiir de gerçekliğe susayış. Arzu, her zaman uzaklıkları yok etmek ister. İmge, arzunun insanla gerçeklik arasına uzattığı köprüdür…” Bu tanım Octavio Paz’ın. Görüldüğü gibi o da imgeye karşı gerçeküstü bir bakışa sahip. Kısa bir tanımda bile imge yaratmanın sonsuz olabileceğini veriyor okura. Çağdaş dünya şairlerini incelediğimizde çoğunun şiir ve onunla ilintili konular üzerine yazılanları yalınkat buldukları görülür. Çünkü onlara göre şiir üzerine yazılan her şey görecedir, şiir gibi imgenin de tanımı çok çeşitlidir. Örneğin Mayakovski, Şiir Nasıl Yazılır? adlı yapıtında imge üzerine şu notları almıştır: Read the rest of this entry »

Tags: , , , , , , ,

Kadir Aydemir

Haiku; nasıl sade ve narin bir şiir. Fazla sözü ve kabalığı kaldırmıyor yapısı. O, doğa ve insan arasında bir köprü şiiri adeta. Japonca ve Türkçenin yapısal farkları dolayısıyla 5-7-5 hece sistemiyle değil de, daha kurgusuz ama savruk olmayan haiku şiirlerini seviyorum. 5-7-5 yapıyla, kendi kendine doğarsa şiir, elbette ki daha da güzel.

Haiku yalın doğa şiiridir. Zorlamaya, masa başı eziyete pek gelmiyor. Düşünün; yağmur yağıyor ve eski bir sokakta yürüyorsunuz. Şemsiyeniz açılmıyor. İşte o an yağmurun ne kadar güzel olduğunu “duyumsuyorsunuz”… Yağmuru ve havada asılı olan milyonlarca su taneciğini, belki de içlerinden birini düşünüyorsunuz. Bir su taneciği nedir ki? Ama bütün dünya yansıyabilir onun yüzüne. Küçük bir böcek için dev bir dalgadır o. İşte haiku şiiri, gelişmiş bir algı biçimi istiyor şairde. Şair görebilmelidir bir kartal gibi. -Yağmura dönelim. Her yer ıslak, yağmur durdu bakın, solucanlar uzayıp gidiyor oysa. Kent insanı apartmanlarda, eviçlerinde bir duvar kenarındaki örümceğe ve onun evine bile tahammül edemiyor. Küçük sinekler: İğrenç. Arılar: Öldürülmeli! Read the rest of this entry »

Tags: , , , , , ,