Bir ömre kaç kitap sığar bilinmez. Eskiden, ansiklopedi okurken yazarların hayat hikâyelerine özellikle takılırdım. Kimdir, ne zaman ve nerede doğmuş, ailesi yoksul muymuş, soylu bir aileden miymiş, ne zaman ve neden ölmüş, yazar olmaya nasıl karar vermiş, kaç kitap yazmış, neler yapmış?.. Merak işte, kediyi öldürür. Büyük bir iştahla okurdum böylesi şeyleri. Bu huyum değişmedi.
*
Zaman tanımsız ve şekilsiz de olsa geçiyor işte. Her şey değişiyor. İlaç kutuları çoğalıyor, saçların beyazlıyor, alnın açılıyor, hafif bir göbek… Bu görünmez düşman her şeye dair keskin bir isteksizlikle yüklüyor seni. Mutlu olmak neydi sahi? Nasıl bir şeydi o? Günler, haftalar, yıllar yerdeki kanı siler gibi siliyor zihnini. Ne çok şey aldı senden, gerçek bir hırsız o.
*
Şubat aylarından nefret ediyorum. Yaşamımdaki büyük kırılmalar, ayrılıklar, ölümler, kaybedişler hep şubatta oldu. Ben Sevgisiz Günlüğüme bu cümleleri not düşerken takvimden bir yaprak daha düştü ve 17 Şubat oldu bile. Babamın öldüğü gün bugün. 1994, daha dün gibi hatırladığın fotoğraf kareleri ne kadar eskiyebilir ki? Mezarına da gitmiyorum ne zamandır. Bazen rüyama giriyor elbet, görüşüp konuşuyoruz. Neyse… Yarın düşüneceğim tüm bunları, olan biteni…
Şubat aylarında pek güzel şey olmaz, ama benim yazdığım tüm kitaplar hep şubatta çıktı. Yeni öykü kitabıma “Ay Yağmurları” adını verdim. Kısa öyküler yazmayı seviyorum. Yolu açık olsun. Biliyorum ki kimsesiz bir kitap olacak. Artık bir çığlıksın ey kitap. Dilediğin yere düşür çığı.
Ölüme inat, yaşasın edebiyat!
* * *
Kitapçılardan isteyebilirsiniz

AY YAĞMURLARI / Kadir Aydemir
Yitik Ülke Yayınları – Öykü – 100 sf. – Kapak tasarımı: Savaş Çekiç
Birbirine karışan izler, iki insanın tanışmasıyla ayrıldıkları an arasına sıkışan zaman, ölümle yaşamın buluştuğu rüyalar, insanın acısıyla doğanın hissettiği acı… Zamanla hiçbir şeyi “unutmayan”ların ve zehirli düşlerin anlık öyküleri var Ay Yağmurları’nda. Kadir Aydemir, şiirsel ve güçlü bir dille ustaca kaleme aldığı yeni öykülerinde az sözcükle çok şeyin anlatılabildiğini kanıtlıyor okura. Edebiyatı seven herkes için büyülü metinlerle dolu özel bir kitap…
* * *
Bir ağaç köklerini unutabilir mi? Hayır, kazanan sen değilsin asla. Yalnızlık elinde bir bıçakla gelir ve kendini hissettirir. Metali anlarsın. Perdeye sürtünen hafif bir rüzgâr gibidir zaman. Her şey bir anda olur. Sokağın ortasında tek başına kalırsın. Biçimsiz evlerin kör gözleri, çöp kutusu, kediler, yalnızlık ve sen. Kanlar içindesin!