denizci öyküsü

You are currently browsing articles tagged denizci öyküsü.

Kadir Aydemir

 

“Ey zaman,” diyorum. Ağzımdan çıktıktan sonra anlamsız geliyor bu söz. Sırtımı yasladığım duvara şöyle bir bakıyorum, o soyulmuş beyazlıkta gezdiriyorum gözlerimi. Duvara tırmanmaya çalışan bir sarmaşık. İlk adımını atmış. Yıllar sonra yemyeşil olacak her yer. Fakat asla olmamalı, bir deniz feneri burası. Bembeyaz kalmalı mutlaka, yeşile yer yok duvarda.

Elimle yaprakları yolmaya başlıyorum. Rüzgâr üfledikçe savruluyor yapraklar. Denize düşüyor bir ikisi. Bir rahatlama duygusuyla doluyor içim. Görevimi yerime getirdim işte, hiçbir sorun yok. Yemyeşil bir deniz feneri nerede görülmüş… Bir süre sonra ışığın da önünü keser bu arsız yapraklar. Ne iyi ettim de kopardım. Buraya yılda bir iki kez uğrayan amirim görseydi ne derdi… Sicilime işlemez miydi bu rezilliği…

Kimse yanıma gelmiyor, gemiler geçmiyor, bazen kuşlar bile çok uzak uçuyorlar bana. Ne olur yani şu taşın üstüne konsa bir martı, ekmek kırıntıları atsam önüne… Ama bekliyorum, umudum var henüz. Her an birisi çıkıp gelebilir, bir gemi benim yaktığım ışığı görüp, -kayalara çarpıp parçalanmak yerine- doğru yönü bulabilir –buranın denizi sipsivri görünmez kayalıklarla doludur. Bir kuş sonunda acıkıp konabilir eşiğime. Bekliyorum, neden olmasın ki…

Ben bir memurum, görevim bu, bu deniz fenerini korumak, ışığı sürekli canlı tutmak.  Read the rest of this entry »

Tags: , , , , , , , ,