Dikenler Sarayı

You are currently browsing articles tagged Dikenler Sarayı.

Şiir kitabım “Dikenler Sarayı” yeniden yayımlandı, böylece geçen yıldan bugüne birçok kitabımın 2. baskısı çıkmış oldu. 10 yıl olmuştu “Dikenler Sarayı” basılalı, bir yazar için gerçekten de çok uzun bir zaman dilimi bu… Geçen ay “Aşksız Gölgeler” de 2. Baskısını yapmış ve kitapçılara gitmişti; iyi oldu, elimde “Sonsuz Unutuş” dışında kendi yazdığım hiçbir kitap yoktu. Darısı “Sessizliğin Bekçisi” ve “Rüzgârla Saklı”nın başına, seneye de onlar çıkar sahneye. -Tabii bu eylül ayında yeni şiir kitabım “Soğuk Yazgı” da katılacak aramıza, onu unutmuştum bak… Kafa mı kaldı bende… İnanılmaz yoğun bir iş hayatı ve yayınevinin çalışmaları derken, her şeyi unutmaya başladım.

Derleme kitapların yeri ayrı, ama şöyle söyleyeyim ki “Aşksız Gölgeler”, “Sonsuz Unutuş” ve “Dikenler Sarayı” kişisel çalışmalarım olduğundan benim için farklı bir anlama sahipler. Sosyal medyada kitaplarla ilgili birçok yorum alıyorum; okuyup fotoğrafını paylaşanlardan bir öyküye ya da şiire takılıp kalanlara ve uykusuz bir gecede yazdığım bir metni defalarca okuyanlara dek çok çeşitli fikirler-düşünceler uçuşuyor. Tüm bunlar adına, kitaplarımı okuyan tüm arkadaşlara dostça selamımı iletirim, çok teşekkür ederim. Paylaşmak güzel şey; umarım bu kederli şiirleri, öyküleri okuyan herkes sayfalarda kendini ya da unuttuğu bir şeyi-bir hissi-bir insanı bulur…

İyi yolculuklar; nice kitaba, nice kayboluşa…

Yitik Ülke’den selam.

Tags: , , , , , ,

 

Dünyaya neden geldin diye sorsa biri, “Şiir yazmak için” derdim. Öyküler tabii ki çok farklı, seviyorum onları kurgulamayı, ama söz konusu şiirse, söz konusu kitaplarımın kitabı “Dikenler Sarayı” ise gök açılır, yer yarılır, sular donar, böcekler uyanır ve şiirin kılıcı gelip saplanır dilime-yüreğime.

Bu kitap, benim hayatım. Şaka yapmıyorum. Dikenler Sarayı 20’li yaşlarımın şiirleri ve acılarıyla yüklü çok özel bir dünya benim için. Yeri apayrı. Babam için yazdığım ölüm şiirlerinden tutun da ilk aşk şiirlerime, kitaba serpilen haiku tohumlarına dek, bambaşka bir dil evreni var bu kitapta. Uzun süre, kitabın kapağına bakıp durdum… Geçmişi düşündüm, o yoksul evdeki çocuk, acılar ve yoksunluk içinde inleyip ölen bir baba, bir anda saçına beyazlar düşen bir anne, uğursuz bir ağaç ve sonsuz şarkılar… şarkılar… acı yüklü her biri…

Dikenler Sarayı ilk olarak 2003’te basılmıştı. Tanrım! O ne büyük heyecandı öyle… Ben, benim şiirlerim, benim kitabım, bu…bu…bu başka bir duyguydu… Nice anı, nice yaşanmışlık, nice insan… Şimdi yıl 2013; 10 yıl sonra kitabımın 2. Baskısı çıkıyor, inanılmaz… Şiirden uzaklaştım biraz, işti güçtü koşturmacaydı derken onu ihmal ettim… ama bir tesellim var, bu yıl yeni şiir dosyam “Soğuk Yazgı” da kitaplaşacak. Kim bilir, usta şairim Ahmet Oktay’a verdiğim sözü böylece yerine getirmiş olurum belki… Sen çekip gitsen de, şiir karanlıkta bekliyor. Yazdıkça mutlu oluyorsun evet, çünkü karnına saplanan bıçak ona ait.

 

Tags: , , , ,

2012 hızlı, yoğun ve yorucu bir yıl oldu. “90’lar Kitabı” ve “Sonsuz Unutuş“la beraber “Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı”nı da hazırladım ve yayımladım. Sırada 2013 kitapları var.

İlk kitap 2. baskısıyla çıkacak olan öykü kitabım “Aşksız Gölgeler”. “Aşksız Gölgeler”in çıktığı yıl askere gitmiştim ve kitapla neredeyse hiç ilgilenemedim. Aşk ve ölüm üzerine yazdığım ilk öyküler bu kitapta yer alıyor; fantastik öyküler de var içinde, işçi öykülerine benzer öyküler de. Derlemeler bir yana, kendi yazdığım kitaplar bir yana… Benim için çok özeller… “Aşksız Gölgeler” için Savaş Çekic yepyeni bir kapak yapacak, merakla bekliyorum. Ocak ayında Yitik Ülke Yayınlarımızca basılıyor…

İkinci kitap derleme bir eser, mutsuz aşk öykülerinden oluşan çok yazarlı bir çalışma. O da 14 Şubat için aternatif bir edebiyat kitabı… Nefret ederim 14 Şubat’lardan… Çok ayrılık yaşadım şubat aylarında, şubat ayı senden de nefret ediyorum!

Üçüncü kitap, şiir kitabım “Dikenler Sarayı”nın ikinci baskısı ve yeni şiir dosyam olacak. Dosyaya bir isim bulamadım henüz… “Sessizliğin Bekçisi” ve “Rüzgarla Saklı”nın da 2. baskıları 2013’te çıkacak, yani şimdiye dek yazdığım tüm kitaplar yeniden kitapçılarda olacak. Kendim için güzel bir haber bu.

Böyle işte, başka çalışmalar da var… Keyifli, huzurlu, mutlu, sağlıklı, edebiyatla dolu bir yıl olsun 2013, hepimize…

 

Tags: , , , , , , ,

Şeref Bilsel


İsviçre Hastanesi -2002/2003- Şiir Yarışması Birincilik Ödülü’nü “Dikenler Sarayı” adlı dosyasıyla kazanan Kadir Aydemir’in ikinci şiir kitabı, aynı adla Eti Yayıncılık tarafından yayınlandı. Şair, ilk kitabı “Sessizliğin Bekçisi”nde şiir okurunun alışık olmadığı Uzakdoğulu bir şiir biçimini -Haiku- denemişti. Bu şiirler an’ın akışını donduran fotoğrafik görüntülere dayalı bir çeşit “durum” şiirleriydi. Dikkat ve uyanıklık isteyen bir alanın zekâyla buluşmasının dışavurumu da diyebiliriz. Aydemir, “Dikenler Sarayı” adlı kitabında durumdan olaya yönelen bir bakışla –yine Haiku’yu belirleyen toprağı terk etmeden– şiir kumaşının boyunu biraz daha uzatıyor. Belki de an’ların iç içe girmiş biçimlerini katılaştırmanın bir sonucuna vararak, bitmeyen merdivenlerden iniyor, içinde biriken gölgelere…“Dikenler Sarayı”nda, “Sessizliğin Bekçisi”nde olduğu gibi sanki susmanın kıyılarına varmak için bunca şeyi sıralıyor. Çocukluğun (bütün hayatı bir çocukluk mevsiminde geçmez mi şairin!) bitmez tükenmez bahçesinden derlediği acılı hatıraları duyarlılığın bakır süzgecinden geçirerek okurla buluşturuyor. Aydemir’in şiirlerinde donmuş bir coşku var. Kar altında, ellerine değen kömürle kararmış, dünyaya baktığı parmak araları babasının tabutuna attığı toprakla sararmış… Bu donukluk genellikle geçmişe bakan bir pencereyi açtığı zaman daha bir somutlanıyor; geçilen zamanın bıraktığı ezginlik, yoksulluk, çaresizlik şairin diline bulaşınca şiirsel bir zenginliğin kapılarını aralıyor:

“Bir kömürlüktü annemin nemli sarayı (…) Kardeşim dayak yiyerek öğrendi okumayı /Patatesi en güzel yemek sanırdık /Kayabalığıydı hep oltama gelen” (Geç’miş) Read the rest of this entry »

Tags: , , , , , , ,

Ersin Tezcan

Doğanın imgelerini (Bulut, şimşek, tarla, su, rüzgâr, güneş, kuş, çiçek, ışık ve yağmur gibi…) şiirinde yerli yerine denk düşürmüş Kadir Aydemir. Matematiksel bir zekânın ürünü Dikenler Sarayı. Kadir Aydemir birçok usta şairin şiirlerini başarılı bir şekilde okumuş ve incelemiş. En çok da hayattan etkilenmiş. Büyüyünce büyünün gideceğini anladığından mıdır nedir, hep çocuk kalmış. Bilinçaltının varoşlarında varoluş kaosunu yansıtarak sessiz bir tanıklık bırakmış okura.

İlk şiir kitabı Sessizliğin Bekçisi’nde de edebiyatın zor ve elit bir dalı olan Haiku’yu denemişti Kadir. Dikenler Sarayı yalın bir dil içeriyor. Süslü imgeler, sözcük oyunları, zorlama sözcükler yok kitapta. Arı bir dil ve sonuç: başARI. Read the rest of this entry »

Tags: , , , , , ,

Söyleşi: Mehmet Altun

Kadir Aydemir’in 2002 yılında yayımlanan ve oldukça ses getiren ilk şiir kitabı Sessizliğin Bekçisi’nden sonra bugünlerde Dikenler Sarayı adlı yeni şiir kitabı yayımlandı. Şairle yeni kitabı ve şiirinin görünen-görünmeyen yüzü hakkında kısaca konuşup, şiirinin poetik bilinçaltına inmeye çalıştık…

Mehmet Altun: “Dikenler Sarayı” adlı kitabınız, kitaplaşmadan önce İsviçre Hastanesi’nin organizasyonunda seçkin bir jürinin de beğenisiyle şiir birincilik ödülü aldı. Sizi tebrik ediyor ve eklemek istiyoruz; ödül sizin için ne ifade ediyor, ödülün sizin şiir serüveninizdeki etkilerinden bahsedebilir misiniz?

Kadir Aydemir: Teşekkür ederim… Ödülün benim şiir serüvenimde belirgin ve önemli bir yeri yok. Hiç olmadı. Ödül sadece “Dikenler Sarayı”nın kitaplaşmasına yardım eden bir araç oldu diyebilirim. İlk kez bir şiir organizasyonuna katıldım ve bir şiir armağanı aldım. Bu, benim için gerçekten de bir “şiir yarışması ödülü” değil, bir “şiir armağanı”. Genç şairlerin kitaplarını yayımlama sorunlarını en iyi yine kendileri bilirler, siz de bir şairsiniz ve bunun farkındasınızdır sanırım. Dosyanız bir şekilde kitaplaşmalıdır, artık zamanın geldiğini, o şiirlerden kurtulmak gerektiğini düşünürsünüz. Bu durum benim için de rahatsızlık veren bir hal aldığında, dosyamı hazırlayıp, son hafta yarışmaya katılma kararı aldım. Read the rest of this entry »

Tags: , ,

Söyleşi: Deniz Durukan

Kadir Aydemir, 2002 yılında çıkardığı ilk kitabı Sessizliğin Bekçisi’nin ardından, bir de ödül alan Dikenler Sarayı adlı ikinci kitabını çıkardı. Kadir Aydemir son yıllarda şiirleriyle dikkat çekiyor ve genç kuşağın önemli isimlerinden biri olma yolunda ilerliyor. 5 yıldır yayın hayatını sürdüren Yitik Ülke’nin (www.yitikulke.com) de kurucusu kendisi. Yeni kitabı Dikenler Sarayı’nı fırsat bildik, şiirden, hayattan, özellikle de ölümden söz ettik birlikte.

-Genelde şairlerin ilk kitapları yoğun bir coşkuyu barındırır. Olgunlaşma ise daha geç gelir. Oysa senin ilk kitabın Sessizliğin Bekçisi’nde olsun, yeni yayınlanan Dikenler Sarayı’nda olsun, olgun bir söyleyiş var. Genç bir şairin bu kadar erken olgunlaşması okuru şaşırtabilir. Gerçi senin şiirinde üstü örtülü bir coşku da var ve bu coşku daha çok içe dönük. Heyecanlandırıp havalara zıplamıyor, ama tökezlemiyor da. Nasıl bir hayat seninki, bu genç yaşta bu olgunluğa eriştiren? Read the rest of this entry »

Tags: , , , , , ,