Oldukça yorucu ve koşuşturmacalı günler gelip geçiyor. Yitik Ülke’yi yaşatmak için çabalarken bir yandan da kendi öykü kitabımı hazırlıyor, yeni öyküler ve şiirler peşinde geziniyorum. “90’lar Kitabı”nın hazırlıkları bitmek üzere; 111 yazarlı ve 400 sayfalık çok sıcak ve duyarlı bir toplam oldu. Neşeli bir kitap, ama sadece neşeli değil… Metin Göktepe‘nin öldürülmesinden cezaevlerinde yaşanan ölüm oruçlarına, Uğur Mumcu‘nun öldürülmesinden Sivas Katliamı’na… çok şey sığdı sayfalara… Deprem de yazıldı, Barış Manço da… Güzel anlar hüzünlü anılara karıştı, acı içinde boyumuzun uzaması gibi bir şey bu… “90’lar Kitabı” duyarlı ve politik, neşeli ve paylaşmayı seven katılımcı bir kadroyla çıkıyor… Kasım ayı başında tüm kitapçılarda. Değirmenlere karşı Yitik Ülke yoluna devam edecek… daha pek çok hayalim var çünkü…
***
Bugünlerde Gonca Akyar ile yazışıyorum ve onunla güzel bir söyleşi yapmak için hazırlanıyorum. Gonca çok büyük bir yetenek bana göre ve adını tarihe yazdıracağını seziyorum. Şiirlerimi bestelemesini isterdim. Belki bir aşk şiirini. O, son derece duyarlı bir ruh. Sesini duymalısınız. Ruhi Su’yu ilk dinlediğimde “Tanrım, inanamıyorum” demiştim, onu dinlerken de bu sözler çıktı dudaklarımdan. Kişisel bir web sitesi var, hikâyesini okumalısınız. www.goncaakyar.com
***
Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Âşık Mahsuni Şerif, Nesimi Çimen… Onlar dev şairler… Asla unutulmayacaklar. Hem hangi şiir bir türkünün kartalına erişebilir! Görkemli bir dağın etrafında uçuşup duruyorlar ve biz şairler hevesi uçmak olan kanatsız kuşlarız belki de. Selam olsun.