kısa öykü örnekleri

You are currently browsing articles tagged kısa öykü örnekleri.

Uzun zaman oldu… İlk öykü kitabım “Aşksız Gölgeler” 2007’de çıkmıştı, sonrasında hemen askere gitmiştim ve kitabımla neredeyse hiç ilgilenemedim. Şimdi, çok yakında yeni bir öykü kitabım daha çıkacak. Kitabıma “Sonsuz Unutuş” adını verdim. 30 kısa öyküden oluşan yaklaşık 80 sayfalık zarif bir kitap oldu “Sonsuz Unutuş”. Bu kısa öyküleri yaklaşık 5 yılda yazdım… Üzerlerinde titizlikle, aylarca çalıştım…

Kitap mayıs ayının başlarında tüm kitapçılarda olacak… Heyecanla bekliyorum… Bir an önce doğsun artık… Haydi…

Tags: , , , , , ,

Dalgalar kıyıyı amansızca dövüyor. Birası bitmek üzere. Elleri titriyor yavaşça. Deniz feneri göğe doğru uzanmakta, ama neden bilmem üç beş kararmış martı amaçsızca çığlık atıyor. Sakalları arasında gezinen parmakları geçmişin kirine bulanmış tırnaklarıyla dingin bir yalnızlığı saklıyor. Hep böyle sakin değildi ruhu, yaşlılığın getirdiği biçimsiz bir gölgeyle barışarak gezinip durmuştu yollarda, duvar diplerinde. Ayağındaki pabuçların biri ıslanıyor, bir şey hissetmediğini anlıyorum uzakta da olsam; ne dudakları kıpırdıyor ne de kapladığı sonsuz boşluk. Elimdeki mektubu buruşturup suya atıyorum, yaşlı adam silkinip kalkıyor. Bir şey söylüyor denize karşı, bir türlü çözemiyorum. Su sakinleşiyor… Derinlerden gelen bir potkal suyüzüne çıkıyor. Kadıköy’deyim, hayal görmüyorum hayır, kendimi kayalıklarda buldum ve az ileride benim farkımda bile olmayan bu yaşlı sokak adamıyla kesişti yolum az önce. Kolumdaki saatin akrebi deli gibi dönüyor. Yüzüm buruşuyor. Kayalara çarpıyor yarı beyaz dişlerim, tırnaklarım uzayıp çürüyor, zamana teslim oluyor bedenim. Tabii ya, yıllar önce burada, bu kayaların üstünde iki kişiydik. Onun ve benim elyazım saklıydı şişedeki kâğıtta. Potkalın geri döneceğini biliyordum. Biliyordum! Kimse bana inanmıyordu, tek dostum peşimde dolanan sokak köpekleri olmuştu. Onu bekliyordum.

Sevgilim çoktan öldü.

 

Kadir Aydemir

“Sonsuz Unutuş” adlı kitabımdan

Tags: , , , , , , , ,

 

Sen konuşurken oldu bunlar. Bir sinek pisledi yan masadaki kristal bardağa, sarışın kadın bunu bilmeden bardağı ağzına götürdü. “Hava daha da karardı sanki, değil mi?” dedin. Açılıp kapanan dudaklarının verdiği sırdı dişlerin; seni izliyordum, takılıp kalmıştım ağzına, bir balık parlak çapari tuzağına nasıl düşerse öyle. Kurtulamıyordum senden, ne garip. Sütdişlerinin güzelliği geçiyordu içimden, onların şekilleri ve kolumu tatlı tatlı ısırdığında kalan eşsiz izler. Ağzının tadı… Bitimsiz öpüşlerin… Bu birkaç saniyeyi nasıl unuturum, söyle? Sen konuşuyordun ve ben oracıkta susuyordum. Yaşlı bir adam, oturduğumuz kafenin önünde durup cebinden ışıltılı bir saat çıkardı. Sen fark etmedin, uzun saçlarını ellerinle kavrıyor, her zamanki gibi umarsızca arkana savuruyordun. Saatine bakıp yavaşça seğirtti adam. Sarışın kadının dudağında bir su damlası kalmıştı, masaya düşmedi. Yaşlı adam ve o damlacık neden orada, o anda donup kalmışlardı? Basit ama karmaşık bir sahneydi bu bana göre. “Beni duyuyor musun?” dedin. Dilim uyuşmuştu. Göğsümün tam ortasında sözcüklerin keskinliğini hissetim o an. Herkes dönmüş bana bakıyordu, bense hareketsiz kalakalmıştım. Ayrılığa katlanabilirdim, ama sana aldığım çiçekler ne olacaktı? Bunu düşünüyordum.

Kadir

“Sonsuz Unutuş” adlı kitabımdandır

Tags: , , , , , , , , , ,