Serdar Koçak
Şiirimizde genç kuşaktan arkadaşların henüz otuz yaşına varmadan gençliğin taze diriliğiyle ufuk açıcı ürünler vermesi her şair gibi beni de sevindiriyor. Bu elimizde tuttuğumuz adeta kitaba değil de hayata ad veren Dikenler Sarayı, bizi ve hayatı aşındıran yeli kuma, kumu suya zorlayan meşakkatli bir yolculuğun; ilk adımlarında bir yolculuğun çetin bir mürekkebin dizeleriyle bir başbaşalık ile biraradalık, kaynaşma çözülme ve kavuşmanın ortak potasını çağrıştırıyor bize. Kadir ilk delikanlılığında toplumcu gerçekçi bir kavrayışın içinden baktı dünyaya. Dünya şiiri onun için önemli oldu. Söz gelimi Neruda’yı, Mayakovski’yi (Türkçe çevirilerinde) iştiyakla ve dikkatle okudu. Komşumuz ve Akdenizli Yunan şiirini örneğin Ritsos’u, Elitis’i kendi eleğiyle; kimi kaba, kimi de bir çay süzgeci gibi ince eleğiyle okumaya ve yeniden dokumaya çalıştı. Read the rest of this entry »